Pirtûkxaneya dîjîtal a kurdî (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türkiye İnsan Hakları Raporu 2007


Nivîskar : | |
Weşan : TİHV Tarîx & Cîh : 2008, Ankara
Pêşgotin : Rûpel : 424
Wergêr : ISBN : 978-975-7217-62-6
Ziman : TirkîEbad : 210x297 mm
Hejmara FIKP : BR.2243Mijar : Siyaset

Danasîn
Naverok Pêşgotin Nasname PDF
Türkiye İnsan Hakları Raporu 2007


Türkiye İnsan Hakları Raporu 2007

Geçen bir yıllık dönemin bazı önemli olgularından hareketle, her yıl yaptığımız gibi, genel bir insan hakları, demokrasi ve barış durumu sunmaya çalışacağız. Şiddetin günlük yaşamımıza sirayet ettiği 2007 yılının insan hakları ihlalleri açısından başlangıcı 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in öldürülmesidir. 2007 içindeki genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’nin siyasî ortamını ve gündemini oluşturdu.

Türbanlı eşi olanların Çankaya Köşkü’ne çıkması olasılığına karşı örgütlenen cumhuriyet mitinglerine katılım yüksek oldu. İlk miting Ankara’da 14 Nisan’da yapıldı. Sonra, İstanbul’da 29 Nisan’da, Manisa, Çanakkale ve Marmaris’te 7 Mayıs’ta, İzmir’de 13 Mayıs’ta, Samsun’da 20 Mayıs’ta yapılan mitingler düzenlendi. Bu toplantılarda Türkiye’de “laik cephe”yi oluşturma ve seçimlerde İslâmî siyasete karşı almaşık bir “sol” siyaseti etkili kılma mesajları verildi. CHP ve DSP’ye “birleşin” mesajları verildi. Bu iki parti 17 Mayıs’ta seçim ittifakı yaptığını ilân etti. Ardından düzenlenen terörle mücadele mitingleri ise sönük geçti.

Yavuz Önen
TİHV Başkanı


Geçen bir yıllık dönemin bazı önemli olgularından hareketle, her yıl yaptığımız gibi, genel bir insan hakları, demokrasi ve barış durumu sunmaya çalışacağız. Şiddetin günlük yaşamımıza sirayet ettiği 2007 yılının insan hakları ihlalleri açısından başlangıcı 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in öldürülmesidir. 2007 içindeki genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’nin siyasî ortamını ve gündemini oluşturdu.

Türbanlı eşi olanların Çankaya Köşkü’ne çıkması olasılığına karşı örgütlenen cumhuriyet mitinglerine katılım yüksek oldu. İlk miting Ankara’da 14 Nisan’da yapıldı. Sonra, İstanbul’da 29 Nisan’da, Manisa, Çanakkale ve Marmaris’te 7 Mayıs’ta, İzmir’de 13 Mayıs’ta, Samsun’da 20 Mayıs’ta yapılan mitingler düzenlendi. Bu toplantılarda Türkiye’de “laik cephe”yi oluşturma ve seçimlerde İslâmî siyasete karşı almaşık bir “sol” siyaseti etkili kılma mesajları verildi. CHP ve DSP’ye “birleşin” mesajları verildi. Bu iki parti 17 Mayıs’ta seçim ittifakı yaptığını ilân etti. Ardından düzenlenen terörle mücadele mitingleri ise sönük geçti.

Sivil alandaki bu kurgularla birlikte TSK da, kamuoyunu yönlendirmeyi hedef alan açıklamalar yaptı. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan’da yaptığı basın açıklaması, 27 Nisan ve 4 Mayıs’ta Genelkurmay Başkanlığı’nın resmî internet sitesinde verilen mesajlarda iç ve dış düşmanların oluşturduğu tehdide değinilirken anti-laik hareketlere de vurgu yapılıyordu. 12 Nisan açıklaması
TSK’nin ülkenin siyasal ve toplumsal alanıyla ilgili yaptığı değerlendirmelerinde, cumhuriyeti koruma ve kollama misyonunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Türkiye’nin kaderini belirlemede askerlerin kapsamlı bir role sahip olduğu ve TSK tarafından belirlenmiş tehdit unsurlarını bertaraf ya da kontrol edeceği ilan edildi. TSK, ilk defa AB’yi Türkiye’yi parçalama projesinin bir parçası olarak niteledi. AB ile köprüleri attı. 27 Nisan açıklaması da geçmişte örnekleri olan askerî müdahalelerin bir benzeri idi. Bu süreçte TİHV Yönetim Kurulu da açıklamalarda bulundu, mevcut durum hakkında değerlendirmeler yaptı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi de Türkiye’nin gündemini uzun süre işgal eden bir sorun oldu. 16 Mayıs’ta görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yerine Dışişleri Bakanı Abdullah Gül aday olarak gösterildi; 27 Nisan’da TBMM’de ilk tur seçimi yapıldı. Ancak CHP, bu seçimin yapılabilmesi için 550 milletvekili sayısının üçte iki çoğunluğu olan 367 oyun (toplantı yeter sayısı) gerekli olduğu iddiasını aynı gün Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. 1 Mayıs Salı günü iki çekimser oya karşı mahkemenin iddiayı haklı bulmasıyla, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi girişimi başarıya ulaşamadı. TBMM 3 Mayıs’ta 458 oyla erken genel seçim kararı aldı. Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi genel seçimler sonrasına kadar uzadı. 367 oy engellemesini aşmak üzere AKP 4 Mayıs’ta TBMM’den bir yasa geçirdi. Bu yasa; cumhurbaşkanının 5 yıl için ve en fazla iki kez, halk tarafından seçilmesi; milletvekillerinin 4 yıl süreyle görev yapması; TBMM toplantı yeter sayısının 184 olması ve geçici bir madde ile de 11. cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gibi düzenlemelere olanak sağlayacak anayasa değişikliklerini öngörüyordu. Ancak referandum tarihini Yüksek Seçim Kurulu, en erken 21 Ekim olarak uygun bulunca AKP cumhurbaşkanlığı seçimini öne almak zorunda kaldı ve Abdullah Gül referandum tarihinden önce 28 Ağustos’ta cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine referanduma sunulan metinde “11. cumhurbaşkanını halk seçer” ifadesi, “12. cumhurbaşkanını halk seçer” biçiminde değiştirildi ve değişiklik MHP ve DTP’nin desteği ile TBMM’de oylanarak kabul edildi. Referandum 21 Ekim’de yapıldı ve öneriler geçerlik kazandı. Katılım %69 geçerli oy oranı da %67,5 oldu…




Weqfa-Enstîtuya kurdî ya Parîsê © 2024
PIRTÛKXANE
Agahiyên bikêr
Agahiyên Hiqûqî
PROJE
Dîrok & agahî
Hevpar
LÎSTE
Mijar
Nivîskar
Weşan
Ziman
Kovar