La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türkiye İnsan Hakları Raporu 2008


Auteurs : | |
Éditeur : TİHV Date & Lieu : 2009, Ankara
Préface : Pages : 423
Traduction : ISBN : 978-975-7215-68-8
Langue : TurcFormat : 195x275 mm
Code FIKP : BR.2243Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Türkiye İnsan Hakları Raporu 2008


Türkiye İnsan Hakları Raporu 2008

2008 yılı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanışının 60. yılıdır. Bu nedenle geçen yılın değerlendirmelerine başlarken insan hakları alanında uluslararası ortamımızla ilgili birkaç olguya değinmek gerekir.

Önce, Bildirge’yi yayınlayan BM’nin, kuruluş belgelerinde başlıca amaç olarak belirlenen, “Dünyada Barış”ın tesis edilmesi meselesine bakalım. 60 yıl sonra dünya, en kanlı savaşlara sahne olmaya devam ediyor. Afrika’da (Ruanda ve çevresi), Kafkasya’da (Rusya-Gürcistan), Ortadoğu’da (Filistin’de, 2009 yılı başlarında Gazze’de, Lübnan’da), ve özellikle Irak’ta, Asya’da (Afganistan, Pakistan, Hindistan), Güneydoğu Asya’da (Tayland, Kamboçya, Sri Lanka), Latin Amerika ülkelerinde
(Kolombiya, Bolivya) savaş adeta bir yaşam biçimi haline geldi. Sivillerin uğradığı kayıplar çok yüksek. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’in 300.000 sivilin öldürülmesinin sorumlusu olarak tutuklanmasına karar verdi.

Time Dergisi’nin 23 Mart 2009 tarihli sayısında verilen bilgiye göre, Irak’ta 2008 yılında saldırı ve patlamalarda ölen sivillerin sayısı dokuz bin kadardır. Bu rakam 2006’da yirmi yedi bin, 2007’de yirmi dört bindir. 2003’ten beri süre giden çatışmalarda ölenlerin toplam sayısı yüz bini aşmıştır.

Savaş suçlarının insanlığa karşı suçların işlendiği, “sistematik işkence”nin meşrulaştırıldığı, işkence tanımının daraltıldığı ve işkencenin uluslararası suç ortaklığı halinde uygulandığı bir dünyada yaşıyoruz. Guantanamo işkence üssü, Ebu Garip Cezaevi, terör suçlamasıyla özgürlüklerinden alıkonulmuş insanları taşıyan gizli uçaklar ve bu uçakların konduğu Avrupa ülkeleri, gizli sorgulama merkezleri ve gizli CIA cezaevleri, suç ortaklığının unsurlarını ve kanıtlarını oluşturdu. Ayrıca, Evrensel Bildirge’nin üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen savaş suçlularının ve işkencecilerin cezasız kaldığı bir dünyada yaşıyoruz...

Yavuz Önen
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı


2008 yılı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanışının 60. yılıdır. Bu nedenle geçen yılın değerlendirmelerine başlarken insan hakları alanında uluslararası ortamımızla ilgili birkaç olguya değinmek gerekir.

Önce, Bildirge’yi yayınlayan BM’nin, kuruluş belgelerinde başlıca amaç olarak belirlenen, “Dünyada Barış”ın tesis edilmesi meselesine bakalım. 60 yıl sonra dünya, en kanlı savaşlara sahne olmaya devam ediyor. Afrika’da (Ruanda ve çevresi), Kafkasya’da (Rusya-Gürcistan), Ortadoğu’da (Filistin’de, 2009 yılı başlarında Gazze’de, Lübnan’da), ve özellikle Irak’ta, Asya’da (Afganistan, Pakistan, Hindistan), Güneydoğu Asya’da (Tayland, Kamboçya, Sri Lanka), Latin Amerika ülkelerinde (Kolombiya, Bolivya) savaş adeta bir yaşam biçimi haline geldi. Sivillerin uğradığı kayıplar çok yüksek. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’in 300.000 sivilin öldürülmesinin sorumlusu olarak tutuklanmasına karar verdi.

Time Dergisi’nin 23 Mart 2009 tarihli sayısında verilen bilgiye göre, Irak’ta 2008 yılında saldırı ve patlamalarda ölen sivillerin sayısı dokuz bin kadardır. Bu rakam 2006’da yirmi yedi bin, 2007’de yirmi dört bindir. 2003’ten beri süre giden çatışmalarda ölenlerin toplam sayısı yüz bini aşmıştır.

Savaş suçlarının insanlığa karşı suçların işlendiği, “sistematik işkence”nin meşrulaştırıldığı, işkence tanımının daraltıldığı ve işkencenin uluslararası suç ortaklığı halinde uygulandığı bir dünyada yaşıyoruz. Guantanamo işkence üssü, Ebu Garip Cezaevi, terör suçlamasıyla özgürlüklerinden alıkonulmuş insanları taşıyan gizli uçaklar ve bu uçakların konduğu Avrupa ülkeleri, gizli sorgulama merkezleri ve gizli CIA cezaevleri, suç ortaklığının unsurlarını ve kanıtlarını oluşturdu. Ayrıca, Evrensel Bildirge’nin üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen savaş suçlularının ve işkencecilerin cezasız kaldığı bir dünyada yaşıyoruz.

Evrensel Bildirgenin 60. yıldönümünde özetle söylemek gerekirse; güçlünün güçsüzü, zenginin fakiri, azınlığın çoğunluğu yönettiği, ezdiği bir dünya düzeni hüküm sürüyor. Bakalım, geçen yılın sonunda Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Barak Obama, ABD’yi dünyada sevilmeyen ülkeler sıralamasında birinci ülke durumuna getiren savaş politikasını değiştirebilecek mi?

Dünya genelinde -hızlı ve genel- kuş bakışından sonra, Türkiye’nin insan hakları karnesi hakkında bir fikir edinmek maksadıyla, kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin denetim ve yargı mekanizmaları çerçevesinde bazı istatistiklere bakalım. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yayınladığı rakamlara göre yurttaşları tarafından en fazla şikayet edilen üye ülkeler arasında Rusya Federasyonu’ndan sonra ikinci, ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence yasağını düzenleyen 3. maddesini ihlal ettiği -geçmiş yıllarda yapılan başvurulardan kabul edilen 34 başvuru 2008’de karara bağlandığı- için de 1. sıradadır. AİHM, kabul edilebilir başvurular nedeniyle açılan işkence davalarında AİHS’nin işkence yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlal edildiğine dair kararların alınabilmesi için soruşturma aşamalarında usulüne uygun olarak hazırlanmış belgelere ve geçerli kanıt olabilecek adlî tıp raporlarına gerek vardır. 2008 yılı içinde AİHM,Türkiye’nin bu madde kapsamında işkence yasağını 3 kez; insanlıkdışı ve onur kırıcı muamele yasağını 30 kez ihlal ettiğine karar vermiştir, ve yine 3. maddeyle ilgili olarak 24 davada Türkiye’nin “etkili soruşturma” gerçekleştirmediğine hükmetmiştir. Cezasızlık ne yazıktır ki uluslararası hukuk ortamı için de geçerlidir. Türkiye’de kural haline gelmiş olan cezasızlığa çarpıcı bir örnek yine 2008 yılında görüldü. 19 Aralık 2000’de gerçekleştirilen ve adına Hayata Dönüş denen cezaevlerine yönelik operasyonlarda ikisi güvenlik görevlisi olmak üzere 34 kişi yaşamını yitirmişti. Bu nedenle açılmış olan davalar 2008 yılında süre aşımına uğradı ve dosyalar kapatıldı. Bu örneklere, Bildirgenin 60. yıldönümünde yargı süreçlerinin uluslararası ve ulusal vahim durumunu anlatmak için değinmek istedik...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues