La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Hatıralar - II


Auteur :
Éditeur : Bilgi Date & Lieu : 1987, Ankara
Préface : Pages : 352
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 160x240 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Ino. Hat (2) 2752Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Hatıralar - II

Versions

Hatıralar - II

İsmet İnönü

Bilgi


Bir süre önce İsmet İnönü'nün "Hatıralar"ının birinci cildi yayımlandı. Bu cildin kapağındaki sunuş yazısında şöyle deniliyordu: "Okuyucular büyük asker, büyük diplomat, büyük devlet adamının, kendine has üslubuyla aynı zamanda ne büyük bir edip olduğunu da açıkça görecekler."

O ciltte İsmet İnönü genç subaylık ve Milli Mücadele yıllarını anlatıyordu. "Büyük asker"i yakından tanıdığımız bu kitap, ordularımızın İzmir'e girişiyle bitiyordu.

Elinizde tuttuğunuz ikinci kitap, oradan başlıyor. İsmet Paşayı,kendi anlatışıyla, evvela Mudanya Müterakesi görüşmelerinde, sonra Lozan Barış Konferansında Türk temsil heyetinin başı olarak buluyoruz. Bu sefer karşımızdaki "büyük diplomat"tır.

Nihayet, Cumhuriyetin kuruluşunda, 1937'e kadar başbakan olarak hizmet gören "büyük devlet adamı" ile karşılaşıyoruz. İnönü burada Atatürk ile geçici ayrılışının nedenlerini çok samimi bir dille açıklamaktadır. Öğreniyoruz ki, anlaşmazlığın temelleri biraz daha eskidedir. İsmet İnönü, cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra kendi el yazısıyla tuttuğu notlarda da olayın ilginç ayrıntılarını anlatmaktadır ve bu notlar, ikinci cildin bitimindeki ekler arasında yer almaktadır. Bütün bu cilt boyunca da "büyük edip", o kendine has, dikkat çekici üslubunu sürdürmektedir. Denilir ki siyasi karşıtları onun demeçlerini birkaç defa okuyarak inceliğini sezinlerlerdi. Bu, İnönü'nün üslubunun güç anlaşılır olmasının değil, kıvrak cümlelerle ve kaba konuşmaktan daima kaçınarak fikirlerini, sizin de bir çaba göstermenizi bekleyerek söylemesinin sonucudur.

İki ciltlik İsmet İnönü'nün "Hatıralar"ı, Türkiye'nin çok önemli bir dönemine ışık tutmaktadır. Bilgi Yayınevi bu hatıraları Türk kamuoyuna ilk defa toplu halde sunmanın övüncünü taşımaktadır.



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Büyük Zaferden Sonra
(1922- 1923)

Mudanya Mütarekesi
Lozan Antlaşması

9 Eylülden Mudanya Konferansına

Barışa Giden Yol

Zaferden sonra İzmir'e girişimizi, itilaf devletlerini bizimle temasa, görüşmeye zorlamak için Çanakkale üzerine yürüyüşü anlatmıştım. Lozan Konferansını anlatmaya başlamadan evvel, 9 Eylülden, Mudanya Konferansına ve onun neticesine kadar geçen safhaya tekrar bir göz atmak lazımdır. İzmir'e girdiğimizden Ekime, Mudanya Konferansının başlamasına kadar geçen zaman, askeri ve siyasi, karışık büyük olaylarla geçmiştir. İzmir’e girişimiz, zaferin çabukluğu, geniş ve kesin neticeleri itibariyle bütün dünyada büyük hayret yaratan bir psikolojik ortama rastlar. Bu durumu İngilizler her milletten ziyade, hayretle olduğu kadar hiddetle de karşılamışlardır.

Yunanlılar, bozgundan sonra Anadolu’nun tahliyesi şartı ile mütareke teklifi için müracaat etmek fikrine gelmiş ve bunu İngilizlere söylemişler. Sonraki neşriyattan anlaşıldığına göre, İngilizler mütareke teklifini vakitsiz ve erken bulmuşlar. İlk zamanların kaybı, onlarca o kadar dehşetli bir mahiyette farz olunmamış ve takip eden kuvvetlerin büyük süratle ve o kadar geniş kitleler halinde ilerleyeceklerine az ihtimal verilmiş. Geçen seferlerde de vakitsiz ricat ve bozgun manzarası gösteren taraf, birtakım vesilelerle, daima zararlı çıktığı için, İngilizler, Yunanistan’ın müracaatını, Türkler ta İzmir'in karşısına gelinceye kadar tehir etmeyi daha uygun görmüşler. Yazılanlardan, şimdiki neşriyattan, böyle anlaşılıyor. Bu, bilhassa İngiliz Başvekili Loyd George'un fikriymiş.

Bizim, Büyük Taarruzdan evvel hazırladığımız planda, tasavvur ve kararlarımızda ne kadar isabet ettiğimiz bir daha anlaşılmaktadır. Ordunun imkânları zaten mahdut idi. Sevkülceyşi hazırlığın temeli olarak, bir meydan muharebesi vereceğiz diye düşünmüştük. O meydan muharebesi kesin olacak, ondan sonra nefes aldırmadan düşmanı denize dökeceğiz. Başkumandanlık muharebesini müteakip iki ordumuzla, İzmir üzerine yürüyelim, süratle İzmir’e varalım ve takip hareketimiz, hiçbir mukavemet, hiçbir ümit bırakmayacak intibaını verecek kadar çok kuvvetlerle ve çok gösterişli olsun. Hedef bu. Böyle bir netice, hayal olarak düşünülebilir. Gerçekleştirilen netice, hayalin de üstüne çıkan göz kamaştırıcı bir hadise oldu.

.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues