ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Büyük Zaferden Sonra (1922- 1923)
Mudanya Mütarekesi Lozan Antlaşması
9 Eylülden Mudanya Konferansına
Barışa Giden Yol
Zaferden sonra İzmir'e girişimizi, itilaf devletlerini bizimle temasa, görüşmeye zorlamak için Çanakkale üzerine yürüyüşü anlatmıştım. Lozan Konferansını anlatmaya başlamadan evvel, 9 Eylülden, Mudanya Konferansına ve onun neticesine kadar geçen safhaya tekrar bir göz atmak lazımdır. İzmir'e girdiğimizden Ekime, Mudanya Konferansının başlamasına kadar geçen zaman, askeri ve siyasi, karışık büyük olaylarla geçmiştir. İzmir’e girişimiz, zaferin çabukluğu, geniş ve kesin neticeleri itibariyle bütün dünyada büyük hayret yaratan bir psikolojik ortama rastlar. Bu durumu İngilizler her milletten ziyade, hayretle olduğu kadar hiddetle de karşılamışlardır.
Yunanlılar, bozgundan sonra Anadolu’nun tahliyesi şartı ile mütareke teklifi için müracaat etmek fikrine gelmiş ve bunu İngilizlere söylemişler. Sonraki neşriyattan anlaşıldığına göre, İngilizler mütareke teklifini vakitsiz ve erken bulmuşlar. İlk zamanların kaybı, onlarca o kadar dehşetli bir mahiyette farz olunmamış ve takip eden kuvvetlerin büyük süratle ve o kadar geniş kitleler halinde ilerleyeceklerine az ihtimal verilmiş. Geçen seferlerde de vakitsiz ricat ve bozgun manzarası gösteren taraf, birtakım vesilelerle, daima zararlı çıktığı için, İngilizler, Yunanistan’ın müracaatını, Türkler ta İzmir'in karşısına gelinceye kadar tehir etmeyi daha uygun görmüşler. Yazılanlardan, şimdiki neşriyattan, böyle anlaşılıyor. Bu, bilhassa İngiliz Başvekili Loyd George'un fikriymiş.
Bizim, Büyük Taarruzdan evvel hazırladığımız planda, tasavvur ve kararlarımızda ne kadar isabet ettiğimiz bir daha anlaşılmaktadır. Ordunun imkânları zaten mahdut idi. Sevkülceyşi hazırlığın temeli olarak, bir meydan muharebesi vereceğiz diye düşünmüştük. O meydan muharebesi kesin olacak, ondan sonra nefes aldırmadan düşmanı denize dökeceğiz. Başkumandanlık muharebesini müteakip iki ordumuzla, İzmir üzerine yürüyelim, süratle İzmir’e varalım ve takip hareketimiz, hiçbir mukavemet, hiçbir ümit bırakmayacak intibaını verecek kadar çok kuvvetlerle ve çok gösterişli olsun. Hedef bu. Böyle bir netice, hayal olarak düşünülebilir. Gerçekleştirilen netice, hayalin de üstüne çıkan göz kamaştırıcı bir hadise oldu.
.....
|