La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VI


Éditeur : Zuhuri Danışman Yayınevi Date & Lieu : 1970, İstanbul
Préface : Pages : 336
Traduction : Zuhuri DanışmanISBN :
Langue : TurcFormat : 145 x 210 mm
Code FIKP : 145 x 210 mmThème : Général

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VI
Versions

Evliya Celebi in Bitlis [English, Leiden - New York - København - Köln, 1990]

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Bitlis ve Halkı [Türkçe, İstanbul, 1989]

Evliya Çelebi in Diyarbekir [English, Leiden, 1988]

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - III [Türkçe, İstanbul, 1972]

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - IV [Türkçe, İstanbul, 1972]

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - V [Türkçe, İstanbul, 1970]

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VI [Türkçe, İstanbul, 1970]

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VII [Türkçe, İstanbul, 1970]


Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VI

Evliya Çelebi

Zuhuri Danışman Yayınevi

[Evliya Çelebi 1063 senesi şabanının başında Melek - Ahmed Paşa ile Sofya’dan İstanbul'a hareket eder. Bir çok şehir ve kasabalara uğrayarak Edirne'ye gelir. Edirne’ye âit malûmatın büyük kısmı beşinci kitabımızın sonundadır. ]

Hazert Şeyh Zindanı tekkesi: İstanbul’da kulesi içinde gömülü olan Seyid Baba Câfer Sultan ki sahabe-i kiramdan olup Harünürreşid’in hilâfetinde İstanbul (Tekfuruna) elçilikle gelmiştir. Güya krala sövdüğü için' zehirlenerek yahut dizanteriden ölmüştür. Baba Câfer tekkesine hıristiyanlar bile itikad edip (Zeyt hakkı) diye nezirler verirler. Sonra onların temiz sülâlesinden bu Edirne tekkesinde gömülü (Şeyh Zindanî Hazretleri) Fatih Sultan Mehmed Han ile İstanbul’un fethinde ...


İçindekiler

5 / Hazret-i Şeyh Zindani tekkesi
6 / Şeyh Hazret İbrahim Gülşeni tekkesi,
7 / Edime şehrinin çeşme ve akarsuları,
8 / Edirnenin mahalleleri ve Osmanlı sultanları' sarayları,
9 / Hünkâr bahçesi sarayı,
11 / Edirne'nin kervansaray ve misafirhaneleri,
12 / Edirne’nin çarşı ve pazarı,
13 / Ali Paşa çarşısı,
15 / Edirne’deki mâmur eserler,
17 / Edirne’nin hamamları,
18 / Maarif erbabı,
19 / Havası, erkeklerinin ve meşhurlarının adları, kadınlarının adları,
kölelerinin adları, câriyelerinin adları, ürünleri ve yiyecekleri,
20 / Aşevleri, ve imaretleri, halkın lehçesi, bostanları,
24 / Edirne hakkında tamamlayıcı bilgi,
26 / İkinci payitaht Edirne’nin ziyaret yerleri,
27 / Kemal baba ziyareti,
29 / Mevlânâ Fahrüddin Acemi,
31 / Şeyh Ahmed Sultan, Edirne’de duası kabul olanlar,
32 / Edirne’den İstanbul’a geldiğimiz,
34 / Babaeski Kasabası,
35 / Sarı Saltuk Baba ziyareti, Şeyh Mahmud Şuhûdi,
36 / Fener kasabası,
37 / Çatalca kasabasının vasıfları,
39 / Osmanlı sultanları sarayları,

51 / Şanlı dervişlerin garip hallerinden,
58 / İbşir Paşaya gittiğimiz menzilleri ve çektiğimiz güçlükleri bildirir.
67 / Melek-Ahmed Paşanın şecaati,
70 / İbşir Paşanın gafilce reyi ve Melek-Ahmed Paşanın, nasihati,
72 / Sadrazâm İbşir Paşanın büyük alayı,
75 / Melek-Ahmed Paşa rüyasının tabiri,
78 / Temiz rüyanın tesiri ve acaiplik,
80 / Melek Paşa ile İbşir Paşanın münakaşası beyanındadır.
84 / Acaiplerden bir garip hikmet,
88 / Gade Kethüdanın acıklı hali,
93 / Evliyâ Çelebi yazma nüshasının dördüncü cildinin başlangıcı,
97 / Malatya kalesi vasıfları,
98 / Adının sebebi,
99 / Malatya kalesi şekilleri, Malatya’nın yapılışının sebebi,
100 / Malatya’nın mahalleleri,

101 / Câmileri, sarayları, kervansarayları,
102 / Çarşıları ve pazarlan, genç ve ihtiyarlarının yüzünün rengi, hususî lehçeleri,
103 / Suyu ve havası, kuyu suları, hamamları, erkeklerinin isimleri, kadın isimleri,
104 / Kölelerinin isimleri, câriye isimleri, bekâr odaları, köprüleri,
kiliseleri tahılları ve ürünleri,
105 / Yiyecekleri, meyvaları. içecekleri, erkeklerinin işi ve kazancı,
bağları, Malatya’nın dört tarafından
akan nehirler, tohma suyu,
106 / Aspozan bağ ve yaylağı,
108 / Pınarbaşı mesiresi,
109 / Malatya’ya dört taraftan üç günlük yol yakın olan şehirler ve
Malatya’nın ziyaret yerleri,
111 / Ergani Eğil beyine gittiğimiz,
112 / Kil kalesi, Ergani kalesi,
114 / Başhandan Diyarbekir’e gittiğimiz, Kara Âmid yani Diyarbekir kalesi,
115 / Birinci şart,
117 / Diyarbekir hakkında Sultan Süleyman kanunnâmesi hükmü,
119 / Diyarbekir eyletinin askerî hâkimlerini beyan eder,
120 / Diyarbekir kalesinin şekilleri,
121 / İç kale,
122 / Diyarbekir câmileri,
123 / Peygamber câmii, İskender Paşa câmii, Hüsrev Paşa câmii,
125 / Medreseleri,
126 / Tekkeleri, çeşmeleri,
127 / Ayn-ı âli pınarı,
128 / İç kale kaynağı suyu ,Ayn-ı Erbaa taş, Ayn-ı Şak- kil-acuz,
129 / Kârbansarayı, at pazarı, hanları, çarşıları,
130 / Ahalisinin yüz rengi, erkeklerinin elbiseleri, kadın elbiseleri, Diyarbekir hamamları,
132 / Şattülarab nehri, Şattülarab,
133 / Şatt nehrinin kaynakları,
134 / Şatt nehrine dökülen sular,
135 / Hermas suyu, Şarsar suyu, Melik nehri, Kuti suyu,
136 / Habur nehri, Zaho suyu,
137 / Şatt’dan ayrılan nehirler, Düceyla nehri,
139 / Diyarbekir ürünleri, sanatları, yiyeceği, meyvaları,
140 / İçecekleri, iş ve kazancı, Diyarbekir ahalisinin lehçeleri ve ıstılahları,
142 / Diyarbekir mesireleri,
143 / Kos bağı mesiresi, Diyarbekire ait bilgilerin tamamlanması,
144 / Diyarbekir ziyaret yerleri,
146 / Molla Uzeyir Müslihüddin Lâri’ziyaret yeri,
147 / Diyarbekir’den Mardin ve Sencan kalelerine gittiğimiz, büyük Elcezire’nin beyanı,
148 / Dârâ’nın tahtı, yâni Mardin kalesi,
150 / Mardin kalesinin şekilleri,

152 / Hatuniye kalesi, Sencar kalesi,
154 / Pire, bit, akrep ,çiyan, kedi ve farenin yaratılış sebebi,
155 / Sencar kalesi şekilleri
156 / Bu nehirlerden bazılarını anlatalım,
157 / Serdar Melek Paşanın vaktiyle Sencar dağını islâlı etmesi,
158 / Saçlıların durumu,
161 / Diyarbekir’den Van’a yollandığımız,
162 / Meyyafarkm kalesi,
163 / Meyyafarkm kalesi şekilleri,
164 / Ziyaret yerleri,
166 / Hazo kalesi,
167 / Hazo kalesi şekilleri, Hazo kasabası,
169 / Kefender kalesi evsafı, Melek-Ahmed Paşanın şanlı
Bitlis Hanı ile buluşması ve muhteşem ziyafet,
171 / Garip ve ibret alınacak bir manzara,
178 / Eski şehir Bitlis’in vasıfları,
175 / Bitlis kalesi yeri ve şekilleri,
176 / Bitlis eyâleti ve hükümeti,
177 / Bitlis eyâletinin sınırı,
178 / Bitlis’in câmileri,
179 / Mescidleri, medreseleri, mektepleri, mahalleleri,
180 / Sarayları, hanları, çarşı, pazarı ve bedestanı, kapan pazarı,
181 / İmaretler ve hanedan, ahalisi, bilginleri,
182 / Elbiseleri, erkek, kadın, kölelerinin isimleri, erkeklerinin isimleri,
183 / Kölelerinin isimleri, hamamları, ibretle görülecek Şey,
184 / Başka bir ibret, Bitlis’in pınar ve çayları, 
185 / Rojgi denilen Bitlis Kürdlerinin lehçesi,
186 / Bu mısralarda geçen bazı lûgatların tercümesi, Bitlis’in bağları,
187 / Şanı yüksek hanın bağı,
188 / Abdal Hanın bin hünerliliği,
191 / Yüksek şanlı hanin bağ ve bahçeleri,
192 / Hanın gölünün manzarası, bağın hamamı,
194 / Hanın Melek-Ahmed Paşaya ziyafeti,
197 / Başka bir acaiblik,
199 / Başka bir acaib marifet,
200 / Başka bir acaiblik,

202 / Simya ilminin acaib kerametleri.
203 / Başka bir seyir.
204 / Başka bir marifet,
206 / Eaşka manzara.
207 / Bitlis şehrinin san’atları, ahalisi, ürünleri,
208 / Yiyecek ve içecekleri, imaretleri, mesireleri, çevgârt oyununun tarifi,
209 / Bitlis şehri ziyaret yerleri,
212 / Melek-Ahmed Paşanın şanı yüksek hana nasihati,
215 / Hüsrev Paşa hanı,
216 / Van gölünün tavsifi ve ona akan nehirler, Van gölünün şekilleri,
220 / Eski Ahlat şehrinin vasıfları, Ahlat şehrinin harap» olmasının sebebi,
223 / Ahlat kalesinin şekilleri, aceb makamı lâtif, zehi bina-i metin,
224 / Ahlat harâbeleri,
226 / Ahlat şehrinde Osmanoğlu pâdişâhlarının atalarına, ziyareti,
227 / Ahlat şehri külliyatı,
228 / Adilcevaz kalesi vasıfları,
229 / Adilcevaz kalesinin şekilleri,
230 / Kalenin hakimleri,
231 / Adilcevaz ziyaret yeri, kırk kardeşler ziyareti, Süphan dağı,
233 / Erciş kalesi vasıfları,
234 / Erciş kalesi şekilleri,
235 / Kalenin hâkimleri, Erciş kalesi ılıcası,
237 / Bargiri kalesi şekilleri, Amik kalesi vasıfları, 
240 / Askerlerin alayı,
248 / Imanyeri Van kalesinin vasıfları,

252 / Van kayasi,
254 / Van kalesinin şekilleri,
255 / Kesik deve boynu tarafı, yüksek kalenin büyüklüğü,
256 / Van’ın kalesindeki imaretler,
257 / Aşağı kale,
259 / Van kalesinin kapıları,
260 / Van kalesinin büyüklüğü,
261 / Van kalesinin hâkimleri,
262 / Van kalesinin sipâhi ve hizmetlileri,
263 / Van’ın azil kabul etmez hükümetleri,
264 / Bitlis hükümeti, Mamudiler,
265 / Piyanişler,
267 / Van kalesinin câmileri,
268 / Medreseleri, dârülkurrâları, âyân sarayları,
270 / Hanları, çarşı ve pazarları, pınar ve akarsuları,
271 / Hamamları, ahalisi, yüzlerinin rengi, tanıştığımız dostlar,
272 / Yazarları ve şairleri, mecâzileri ve budalası, VanlIların elbise ve ayakkabıları, kadınlarının elbiseleri,
273 / Erkeklerinin adları, kadın ve kız isimleri, köleleri, câriye adları,
274 / Ürünleri, sanatları, ahalisinin işi ve kazancı, yiyecek, sebze, meyva ve içecekleri,
275 / İmâretleri ,hayvanlan, Van’ın mesireleri, bağları,
276 / Büyük evliyâ ziyaretleri,
277 / Bitlis Hanı üzerine sefer olmasının sebebi,
280 / Melek-Ahmed Paşanın sergüzeşti,
281 / Bitlis Hanı Abdal Han’a Melek-Ahmed Paşanın nasihat mektubu,
287 / Bu mübarek senenin ramazanı başında kırkbin askerle
Van / kalesinden Bitlis üzerine seferimiz,
293 / Bitlis Hanının metris ve askerleri,
295 / Melek-Ahmed Paşanın duâsı,
296 / Melek-Ahmed Paşanın rüyası,
299 / Fetihten sonra Melek Paşanın askere ihsanı,

302 / Abclal Hanın mühürlü olan hazîneleri,
303 / Haıım hâzinelerinden çıkan kıymetli nefis eşyadır ki,
paşa huzurunda halk önünde satıldı,
302 / Yazılar.
305 / Siyakat yazısı.
306 / Hanın kendi miîhürü ile mühürlü yedi deve yükü 
sandukalardan çıkan muteber kitaplar.
307 / Garip bir olay,
312 / Hanım Sultanın ziyafeti.
314 / Dieer mezat,
315 / 1065 senesi ramazânı şerifinin 29 uncu günü Van’a doğru yola çıktığımız.
318 / Çomar bölükbaşı-nııı sergüzeşti,
319 / Çomar bölük-başının Kepan’da kapanıp, cenk ettiği
326 / Metinde geçen tarihî terimlerle bazı lûgatlarm mânaları.


EVLİ YÂ ÇELEBİ SEYÂHATNÂMESİ

— Altıncı Kitap —

[Evliya Çelebi 1063 senesi şabanının başında Melek - Ahmed Paşa ile Sofya’dan İstanbul'a hareket eder. Bir çok şehir ve kasabalara uğrayarak Edirne'ye gelir. Edirne’ye âit malûmatın büyük kısmı beşinci kitabımızın sonundadır. ]

Edirne’nin Tekkeleri (Mâbad)

Hazert Şeyh Zindanı tekkesi: İstanbul’da kulesi içinde gömülü olan Seyid Baba Câfer Sultan ki sahabe-i kiramdan olup Harünürreşid’in hilâfetinde İstanbul (Tekfuruna) elçilikle gelmiştir. Güya krala sövdüğü için' zehirlenerek yahut dizanteriden ölmüştür. Baba Câfer tekkesine hıristiyanlar bile itikad edip (Zeyt hakkı) diye nezirler verirler. Sonra onların temiz sülâlesinden bu Edirne tekkesinde gömülü (Şeyh Zindanî Hazretleri) Fatih Sultan Mehmed Han ile İstanbul’un fethinde bulunup Balat Dede Balat kapısından, Cebe-Ali Dede, Horoz Dede kendi kapılarından girdikleri gibi bu Şeyh Zindanî dahi Zindankapısından girmiş ve atası olan Baba Cafer tekkesini ziyâret edip eskiden kalmış kaatil ve borçluları azâd ederek pederinin nurlu mezarını âyin-i Muhammedi üzere imâr ederek sonra kendileri dahi Edirne’de ölüp üzerine bir Şeyh Zindanî tekkesi bina olunmuştur. Çoğu zaman fukarası sa’di, bedevi râilerdir. Vakfı mâmur değildir. Bu tekke Edirne şehrinden Zindan kulesi dışında yol aşırı umumî yol üzerinde bir küçük eski tekkedir. Oradan şehir içinde (Şeyh Abdülkadir Ceylânı tekkesi) cennet gibi Bagdad yakınındaki Ceylân denilen şehirden doğup azimet sahibi şeyh olarak Rum ve Hindistan’da velvele salan kutbu rabbani, arif-i samedanî Şeyh Hazret Abdülkadir tariki mensupları için yapılmıştır. Hazret-i Şeyh, Acem diyarındaki Gey-lan’dan değildir. Bu tekke, (Kurt bayırı) denilen yerde cenuba bakan bir yüksek yerde olup sadık âşıklardan bin adet tevhid ehli fukara alır bir tevhid meydanıyla süslü ve müteaddit odalarla bezenmiş, mutbağı, kileri, sair imaretleri var mâmur bir yerdir. Her cuma günü binlerce arifibillahlar toplanıp tevhid ve tezkir ederek zevk ederler. Nice kere ehli şer; »tevhid ve raks haramdır» diye bu tâifeye ta’n ve teşnî taşı atmışlardır. Fakat bunlar hep susup asla âyinlerini bozmıya-rak (Üzkürullahe zikren kesîrâ.) ve (Yâ eyyühellezîne âme-nû izâ nûdiye lissalâti min yevmil-cum’ati fes’av ilâ zikrul-lah...) âyeti şerifeleriyle ve (Ve terel melâiketi...) diye tevhid avazeleri ile aşr-i Rahmani devran eder gibi devrederek sema’ edip Kadiri âyini ederlerdi. Nice kere emirler geldiği halde yine asla tetiklerini bozmayıp cenab-ı Bâriyi birlemeden bir an geri kalmadılar. Ermişlerden salih, abid bir vaizi vardır.

Şeyh Hazret İbrahim Gülşenî tekkesi: Aziz İbrahim Gül-şenî Hazretleri Mısır’dan İstanbul’a gelip oradan da Süleyman Han izni ile Edirne’ye giderek orada bu tekkeyi bina eylemiş sonra Mısır’a giderek orada da bir tekke şenletmiş ve vefatında Mısır’da gömülmüştür. Bu Edirne’deki tekkesinin halifesi dahi ermişlerden bir zât bulunmakla bütün Edirne ahalisi ona hüsn-ü itikad ve meyleylemişlerdir. Bugüne kadar mâmur bir tekke olup her cuma günü büyük kalabalık ile tevhid ederler. Evkafının ne derece mâmur olduğu malûmum değildir.

Bundan sonra (Hacı Ömer Ağa tekkesi) Ağaçpazarı yakınında Halveti tekkesi vardır. Tarikatın öncüsü Hazret-i Rıdvan Efendi orada gömülüdür. Evkafı sağlam olmakla gelip geçene nimeti boldur. (Şeyh Hazret Mestci-zâde İbrahim efendi Kaddese sırrahu tekkesi) Halveti tarikinin ulu tekkesidir. Beylerbeyi câmii yakınında cadde üzerinde olup büyük ziyâret yeridir. (Müezzin Sultan tekkesi) üç şerefeli kapısı dibinde bir küçük tekkedir, fukarası çoktur. Ama tariki malûmum değil. Büyük ziyaret yeridir. (Hazret Ebu İshak Kâ-rûnî tekkesi) bütün fukarası İshakîlerdir ki silsileleri Nakşi-bend hâcegâne ulaşır. Üç şeref eli câmiinin mihrabı önünde yol aşın ulu bir tekkedir. (Taşkend Baba tekkesi) Ulu câ-miin sol tarafında yol aşırı bir harab tekkedir. (Tütünsüz Baba tekkesi) nazargâh-ı azimdir. Fakat tariki ve kurucusu malûmum değil. Bu mâmur yer. Ağaçpazarımn kuzeyinde yol aşırı mâmur bir dervişler misafirhanesidir. İrem bahçesine benzer bir çiçekli bahçesi vardır. (Üçler ve yediler tekkesi) Kayık mahallesinde ziyaretgâh eski mâbed olup küçüktür. Her taraftan kurban adakları ziyâretçilerle hesabsız olarak gelmektedir. (Şütürablar tekkesi), Eşe kadın yakınında bir yüksek yerde tekke ve zivâretgâhtır. (Karaca-Ahmed Sultan tekkesi)...

Edime şehrinin çeşme ve akarsuları: Gerçi bu büyük şehrin suya ihtiyacı yoktur. Fakat eski şehir olmakla nice bin haıyr sahipleri gelip geçen misafirler için mahallelerde, çarşı pazar içinde çeşmeler yaptırmışlardır. Arda ve Meriç-ten sular gelip etrafına taşar. (Gazi Hüdâvendigâr çeşmesi) onbir yerdedir. (Mûsa Çelebi çeşmesi), (İsa Çelebi çeşmesi), (Yıldırım Han çeşmesi), (Eski câmi çeşmesi). (Bayezid Han çeşmesi) altı adettir. (Sultan Selim çeşmesi), (Timurtaş Paşa çeşmesi), (Koca Murad Bey çeşmesi) dokuz yerdedir. (Beylerbeyi çeşmesi), Sokollu Paşa çeşmesi), Tahtakale çeşmesi) Allahü âlem Hoca Murad Han’ındır. (Kasım Paşa çeşmesi) , (Eşe Kadın çeşmesi).

Edirne’nin sebilleri: Hepsinin süslüsü arasta başında (Selim Han Sebili), (üç şerefeli kapısı yakınında (Kızlarağası Mustafa Ağa sebili) kalabalık yerde olmakla daima susayanlar vardır. Caddeye bakan penceresi üzere celi altlı hat ile yazılan târihi bu dur:

Didi târihini edüp ısgan
Mâ-i kevser oldu dünyâya sebil (Sene 1000)

(Ali Paşa Sebili) dahi meşhurdur.

.....

 


Evliya Çelebi

Evliya Çelebi Seyahatnamesi

Zuhuri Danışman

Zuhuri Danışman Yayınevi
Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VI
Mehmed Zıllî oğlu
Evliyâ Çelebi
Türkçeleştiren: Zuhuri Danışman

Altıncı Kitap

Zuhuri Danışman Yayınevi
P.K. 458 Büyük Postane - İstanbul

Kardeş Matbaası
İstanbul — 1970



Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues